Temel
Temel ücüncü kattan düsmüs herkez basina
toplanmis. Temele sormuslar ne oldu diye ?
Temel bende bilmiyorum yeni geldim demis. :-))))
|
Bomba
Bir gun temel,fransiz, ingiliz ucakta giderken . Fransiz
asagiya elma , ingiliz armut ve temel
bomba atmis . Temel inmis yolda giderken aglayan cocuk görmus .
Sormus neden agliyorsun
kafama elma düþtü demis birazdan baska bir aglayan cocuk
görmüs cocuk basima armut düsü
demis az sonra güle oynaya giden bir cocuk gormus sen neden gülüyorsun
demis . cocuk osurdum
bina patladi demis.
|
Tetris
Temel, bir binanin önünde durmus, arkadaslari da çatiya çikmis.
Temel asagidan arkadaslarina,
- Ula sen iki kolunu yana aç asagi öyle atla demis. Birincisi atlamis
gümm. - Ikiciye sen sadece
sag kolunu yana aç, öyle atla demis. Ikincide atlamis gümmm. - Üçüncüye,
sen iki kolunu
yanina yapistir öyle atla demis , oda atlamis, oda gümm. Yoldan geçen
bi adamin dikkatini
çekmis sormus, - Kardesim siz ne yapiyorsunuz Allah askina demis. Temel
cevap vermis,
Tetris Oyniyruz !
|
Fitil
Temel ishal olmus gitmis doktora, doktor "Günde iki defa fitil"
salik vermis. Temel fitilin asil
kullanim seklinden habersiz oldugundan, hap gibi yutmus. Ve tabii ki
daha kötü olmus. Ikinci
defa gitmis doktor ona günde üç defa fitil vermis. Temel daha kötü olup
da doktora üçüncü
defa gidince doktor süphelenip sormus: "Siz yoksa bu fitilleri hap gibi
yutuyor musunuz?
" Temel kizmis, "Yok, bi tarafuma sokuyorum."
|
Kaplumbaga
Dört kaplumbaga piknige çikmaya karar veriyorlar. Erzaklari hazirlayip
yola koyuluyorlar. Bir yil,
iki yil, bes, on yil derken 30 yil sonra piknik yerine variyorlar. Hemen
erzaklari çikariyorlar,
gazozlar, yiyecekler, her sey ortaya çikiyor. Gazozlar da sise gazoz.
Ve açacak YOK! Tek çözüm,
birinin eve gidip açacagi alip getirmesi. Dogal olarak en genç kaplumbagayi
seçiyorlar.
Genç eleman: - Giderim, ama bir sartim var, der ve ekler. - Buradaki
yiyeceklerin hiçbirine ben
gelinceye kadar dokunulmayacak. Digerleri de bunu kabul eder. Elemanimiz
yola çikar. Aradan
bir, iki, on, yirmi yil geçer. Bu arada yasli kaplumbagalardan birisi
fenalasir. Ölmek üzeredir.
Arkadaslari ne yapsa faydasiz. Kaplumbaganin son dilegi olup olmadigini
sorarlar. O da: -
Gerçi genç kaplumbagaya söz verdik ama, suradaki sarmalardan bir tanesini
yesem olur mu? ,
der. Digerleri de kiramaz ve: - Elbette! , diyerek, sarmalardan birini
verirler. Tam agzina atacagi
sirada genç kaplumbaga çalilarin arasindan firlar ve: - Gitmiyorum iste,
gitmiyorum!
|
Fred...
Yasli Fred, hastaneye kaldirilmis. Ailesi, aile papazini da kendilerine
eslik etmesi ve geregi
halinde görevini yapmasi için çagirmis. Papaz ve aile efradi yatagin
etrafinda beklerken, Fred'in
durumu aniden kötülesmis. Yatagindan yari dogrularak, el isaretleri
ile yazacak bir seyler istemis.
Papaz, anlayisli bir sekilde, Fred'e bir kagit ve bir kalem uzatmis.
Titreyen ellerle hizli hizli
kagida bir seyler yazip kagidi papaza uzatmis ve aniden ölmüs. Papaz,
böyle acili bir anda kagittakileri okumanin dogru olmayacagini düsünerek
kagidi cebine sokmus. Birkaç gün sonra,
Fred'in cenazesi sirasinda, Fred'in verdigi kagidin cebinde oldugunu
hatirlamis. Cenazenin
gömülmesinden hemen önce, Papaz ileri çikarak: "Sevgili Fred, ölmeden
hemen önce benden
kagit isteyerek bir seyler yazdi. Zamani uygun olmadigi için o anda
bakmadim fakat simdi,
hepinizin önünde bu notu okumak istiyorum" demis ve cebinden kagidi
çikararak yüksek sesle
okumus: "Lütfen bir adim sola çekil. Oksijen hortumuma basiyorsun!"
|
Ben kimim
Gece geç vakit, kar maskeli hirsiz iyi giyimli zengin görünüslü
adamin yolunu kesti ve
tabancasini kaburgalarinin arasina dayadi: "Ver paralarini". Adam kizginca
cevap verdi:
"Benim kim oldugumu biliyor musun? Ben parlamento üyesiyim". "O zaman"
dedi hirsiz,
"Ver paralarimi"...
|
Memur
Bankaya yeni bir memur girer. Bir masa verirler, oturur. Ama
kagit, kalem, bilgisayar, hiçbir sey
vermezler. Delikanli depo müdürlügü olarak bildigi bir numarayi çevirir.
Karsisina biri çikar
çikmaz da küfre ve bagirmaya baslar: Ne dalgaci heriflersiniz? Banka
mi kres mi belli degil.
Hemen istediklerimi gönderin, yoksa ne yapacagimi biliyorum? Kiminle
konustugunuzun
farkinda misiniz acaba?? Hayir? Ben genel müdürüm.? Delikanli yutkunur:
Ya demek öyle.
Peki siz kiminle konustugunuzu biliyormusunuz?? Hayir? "Oh çok sükür!"
|
Ferrari
Adam yeni aldigi Ferrari marka otomobili ile gidiyormus. Kirmizida
dururken arkadan biri
güm diye bindirmis. Firlamis arabadan, bakmis ki külüstür bir araba,
içinde de süklüm püklüm
bir adam yalvariyor "Affet abicim oldu bir hata, zaten bende kurus yok.
Benim arabami satsak
senin bir tamponun etmez." Ferrari sahibi bakmis adamin kilik kiyafet
dediklerini dogruluyor.
"Peki demis, seni affediyorum, ama biraz dikkatli kullan." Neyse arabasina
atlamis, yola devam
etmis. Bir sonraki trafik lambasinda bir gürültü, gene arkadan biri
bindirmii o güzelim Ferrarisine.
Adam dönmüs, gene ayni adam arkada. Tam arabadan inecek adam arkadan
kornaya basip el
sallamis, "Abi tanidin mi, benim ben, devam et".
|
GÜNDEMI
YAKALAMIS BIR ASK MEKTUBU
Sevgili @sli
Seni ram'inin alamayacagi kadar çok seviyorum. Zipsiz, zapsiz oldugun
gibi...
Seni ilk gördügüm anda formatlandim. Bana öyle bir sistem transfer ettin
ki, hiç bir komut
artik beni senden ayiramaz. Seninle çoklu ortamlar da dahil, her ortamda
mutlu olabilecegimi
biliyorum. Senin megahertz'in beni de atesliyor. Bakislarin beni taa
derinden scan ediyor.
Sana çok güveniyorum, bu mektubumu baskasina forward etmeyecegini de
çok iyi biliyorum.
Ben, seninle evlenecegim @sli. Evleninceye kadar da söz; sana hiçbir
sey insert
etmeyecegim. Evlenmeden önce DR NORTON'dan
randevu aldim, ikimiz de usülen bir virüs taramasindan geçecegiz. Merak
etme hiç bilmedigim
software'lerle iliskim olmadi. Senin için hardware'i tas gibi diyorlar,
ancak biliyorsun ki benim için
software güzelligi hardware güzelliginden önde gelir. @sli, seninle
biz çok dvd'ler seyredecegiz. Sana
evlilik yildönümünde 24 hizli rewritable dvd alacagim. Pembe slotlu
kasamiz, içinde nurtopu gibi
hard disklerimiz olacak. Tatillerimizde ikimiz de birer windows gezgini
olacagiz. Daha sonra da ver
elini internet. Sana güzel görünmek için öyle çok çalisacagim ki, üc
hafta sonra karsina yirmibir inch
plazma ekran gibi çikacagim. Ondan sonra istersen beni duvarina bile
asabilirsin. Aksamlari
dizlerinin üzerinde bir laptop gibi yatacagim. Asla uyku moduna geçmeyecegim
@sli. Biz seninle
isiklari kapatip kucaklarimizda klavye sabahlara kadar chat edecegiz.
Ancak ilk yillarda senden
biraz tasarruflu olmani isteyecegim, onun için screen saver, standbye
modu vs. anlarsin ya acik
dikkatli olmani isteyecegim. Salonumuzun bas kösesine babamin eski 10
megabaytlik bilgisayarini
koyacagim, malum sark köseleri bana hep çok sicak gelmistir, yanina
da 5,25 lik disketler. O biçim
nostalji olacak. Hatta yilbasi aksamlari tetris falan oynayabiliriz.
Kendimizi hep gelistirecegiz, zaman
hangi ram'i gerektiriyorsa uyacagiz. Birbirimizden fikir download'unu
bir gurur meselesi
yapmayacagiz. Aramizda ayri gayri olmayacak, herkes birbirinin sörfüne
saygi duyacak. O seni
istemeye anasini gönderen herifin sitesini crack ettim, anasini da hack
edecegim. Ben
geleneklere sadik kalmak istiyorum seker @slicigim. TV kartini kiz tarafi
alirmis. Seni,
çeyiz sandigindaki emek emek doldurdugun cd-rom'larla bekliyorum. Ben
de sana amazon.com 'dan
bes tasli bir yüzük siparisi verdim bile. Nikahimizda da real player
çalacak...
Homepage'indekilere de çok selam, her baytini öpüyorum, CPU'm daima
seninle
|
Lafonten
Yaz sicaginda baba karinca ve ogul karinca çalisiyor agustos
böcegi karsilarinda yatiyormus.
Ogul karinca "baba biz çalisiyoruz o niye yatiyor" demis. Baba karincada
"Oglum kis gelince o
kapimiza gelip bizden yiyecek dilenecek" demii. Kis gelmis kapi çalinmis
baba karinca kapiyi
açmis agustos böcegi altinda süper kirmizi bir araba içinde kizlarla
gelmis "Ben Italya'ya
gidiyorum bir isteginiz var mi" demis baba karinca "yok " demis ve sinirlenip
kapamis kapiyi.
Yine yaz gelmis yine baba karinca ogul karinca yaz sicaginda çalisirken
agustos böcegi
karsilarinda yatiyormus ogul karinca yine demiski "Niye biz çalisiyoruzda
o yatiyor" baba
karinca ise yine "Oglum kis gelince o kapimiza gelip yiyecek dilenecek"
demis. Yine kis
gelmis yine kapi çalinmis baba karinca kapiyi açmis agustos böcegi altinda
mavi spor bir
araba içerisi bir sürü kiz dolu bir halde gelmis "Ben Fransa'ya gidiyorum
söyleyeceginiz bir sey
var mi" demis. Baba karinca "Var" demis "o Lafonten'in anasina benden
selam söyle"
|
Kaptan Bravo
Günün birinde açik denizlerde yol alirken, gözcü seslenmis diregin
tepesinden, "heyyoooo, uzakta bir
korsan gemisi göründüüüüüü...." Bunun üzerine tüm mürettebat dehset
içinde saga sola kosusturmaya
baslamis. Kaptan Bravo sakin bir sesle yardimcisina seslenmis, "Bana
kirmizi gömlegimi getirin."
Yardimci derhal kaptanin kirmizi gömlegini getirmis... Bravo gömlegi
giyerken adamlarini savas
düzenine sokmus ve korsanlari yenmis... Daha sonra, gözcü bu kez bir
degil, iki korsan gemisini
tespit etmis uzaklarda... Kaptan Bravo bu kez de kirmizi gömlegini istemis
ve yine korsanlari
duman etmis. O aksam, bütün mürettebat güvertede oturmus, o günkü zaferi
konusurken, adamlardan
biri kaptana sormus: "Kaptanim, niye savastan önce kirmizi gömleginizi
istiyorsunuz, çok merak
ettik de, bagislayin sormakla bir kusur ediyorsam..." Bravo soruyu cevaplamis:
"Sundan istiyorum
evladim... Eger saldiri sirasinda yaralanirsam kirmizi gömlek akan kanimi
belli etmez, böylelikle
siz de korkusuzca düsmanlarimiza direnmeyi sürdürürsünüz." Ortaligi
bir sessizlik kaplamis, sadece
denizin sipirtisi ve rüzgarin yelkenlere dokunusu duyuluyormus... Adamlarin
yürekleri
kaptanlarinin cesaretine duyduklari hayranlikla güm be de güm atiyormus...
Safak sökerken gözcü
bu kez bir degil, iki degil, tam ON korsan gemisinin yaklasmakta oldugunu
tespit etmis. Mürettebat
kutsayici bir sessizlikle kaptanlarina bakarak, onun o artik alisilagelen
kirmizi gömlek talebinde
bulunmasini beklemeye baslamislar. Kaptan Bravo çelik gibi gözleriyle
gemisine yaklasan korsan
filosuna bakmis, sonra korkusuzca adamlarina dönmüs ve sakin bir sesle
bagirmis: "Kahverengi
pantolonumu getirin bana"
|
Ihtiyar Kizilderili
Film ekibi, çölün kizgin günesi altinda çekim yapmaktadir. Zor
sartlar altinda çalisirlarken,
ihtiyar bir kizilderili sete dogru yaklasir ve yönetmenin yanina giderek
söyle der, "...Yagmur,
yarin!" ve gider... Sasiran yönetmen, ertesi gün yagan yagmuru hayretle
izler. Bu sirada ihtiyar
kizilderili yine gelir, "..Firtina, yarin!" der ve aniden uzaklasir.
Gerçekten de müthis bir firtina
çikar ve çölü birbirine katar. Yönetmen emreder, "Çabuk bana o kizilderiliyi
getirin! istedigi parayi
verin. O olmazsa biz bu filmi bitiremeyiz!". Adamlar, kizilderiliyi
bulur ancak yasli apaçi bir türlü razi
olmaz. En sonunda teklif edilen bir milyon dolari reddedemez ve adamlarla
birlikte kampa gelir.
1 ay boyunca, ihtiyar kizilderilinin söyledigi her sey tutar, yagmur
der yagmur, çöl firtinasi der, çöl
firtinasi, kavurucu sicak der, kavurucu sicak...Yönetmen gayet memnun
mesut durumda filmi
çekmeye devam eder. Derken bir gün yasli kizilderili susar ve hiçbir
sey söylemez. Yönetmen,
"nasil olsa geçer" diye düsünerek bekler. 1 gün, 2 gün, 1 hafta, 1 ay
derken yönetmenin sabri
tasar ve kizilderiliyi bir kenara çekerek öfkeyle sorar, "Bana bak!
sana bu is için dünyanin
parasini ödedim! bir an önce marifetlerini göstermeye baslamazsan seni
buradan atacagim!".
Kizilderili omuzlarini silker, "..Radyo, kirildi"...
|
|
|
|